13 Ağustos 2010 Cuma

Gün gün biten transferler

TARİH OYUNCU ADI NEREDEN NEREYE
13-08-2010 Christopher Mfuyi Servette Valenciennes
13-08-2010 Jackson Mendy Freiburg Grenoble
13-08-2010 Danny Welbeck M.United Sunderland
13-08-2010 Manuel Gavilan Betis Bologna
13-08-2010 Abdoul Camara Vannes Rennes
12-08-2010 Kana-Biyik Le Havre Rennes
12-08-2010 Nicky Shorey Aston Villa WBA
12-08-2010 Andre Ooijer PSV Ajax
12-08-2010 Marlon Harewood Aston Villa Blackpool
12-08-2010 Nedum Onuoha M.City Sunderland
12-08-2010 Christian Poulsen Juventus Liverpool
11-08-2010 Bebe Guimaraes M.United
11-08-2010 Cuvillier Boulogne Nancy
11-08-2010 Guillermo Burdisso Rosario Roma
11-08-2010 Miralem Sulejmani Ajax West Ham
11-08-2010 Kenwyne Jones Sunderland Stoke
11-08-2010 Thanos Petsos
Leverkusen Kaiserslautern
10-08-2010 Jean-Philippe Sabo Ajaccio Marsilya
10-08-2010 Ricardo Carvalho Chelsea Real Madrid
10-08-2010 Alan Fluminense Salzburg
10-08-2010 Dejan Skolnik Maribor Nacionel
10-08-2010 Herman Dellafiore Parma Palermo
10-08-2010 Andrea Rispoli Brescia Parma
10-08-2010 Scott Sinclair Chelsea Swensea City
10-08-2010 Johan Aduel Valenciennes Stuttgart
09-08-2010 Tim Ward Chicago San Jose
09-08-2010 Ilie Iordache AEK Pandurii
09-08-2010 Aleksey Medvedev Sibir Rubin Kazan
09-08-2010 Stephen Appiah Bologna Cesana
08-08-2010 Deco Chelsea Fluminense

Gençlerbirliği Murat Tosun'un peşinde

Gençlerbirliği, golcü oyuncusu Mustafa Pektemek'in Türkiye Spor Yazarları Derneği Ankara Şubesi Kupası'nda Ankaragücü ile oynanan maçta sakatlanması ve 6 ay sahalardan uzak kalacağının açıklanmasının ardından forvet arayışlarına girdi. Alınan bilgiye göre, başkent temsilcisi, bu doğrultuda Trabzonspor forması giyen Murat Tosun'u gündemine aldı ve futbolcunun kulübüyle görüşmelere başladı. Murat Tosun'un da forma giyebileceği bir kulübe gitmeye sıcak baktığı bildirildi.

Forvet bölgesindeki eksiğini yerli bir isimle çözmeyi planlayan Gençlerbirliği, orta sahaya yapacağı takviye içinse Avrupa'da çalışmalarını sürdürüyor. Başkent temsilcisinin daha önce de gündemine gelen ve defansif orta saha pozisyonunda görev yaptığı öğrenilen futbolcuyla yüzde 90 anlaşıldığı öğrenildi. Bu futbolcuyu teknik direktör Thomas Doll ve kırmızı-siyahlı yöneticilerin 3 kez canlı seyrettikleri ifade edildi.

Mesut Özil MANU'nun resmi sitesinde

Almanya'nın Türk asıllı futbolcusu Mesut Özil'i, Avrupa'nın devleri Manchester United, Real Madrid ve Barcelona bırakmıyor... Werder Bremen'le sözleşmesi 2011 yılında sona erecek 21 yaşındaki futbolcunun önceki gün İngiliz ekibi United'ın resmi internet sitesindeki takım kadrosunda yer alması gündeme bomba gibi düştü. Ada'nın önde gelen gazetelerinden Daily Mail, ardından “Hata yapıldı” denilerek düzeltilen bu yanlışı, “Mesut, her an Kırmızı Şeytanlar'ın formasını giyebilir” diye yorumladı.

Real mi, Barça mı?

İspanyol gazeteleri AS ve Marca ise genç yıldızın Real ya da Barça'dan birine transfer olacağını iddia etti. La Liga'da şampiyonluk için kıyasıya bir rekabet içine girecek iki rakibin, Mesut'u kadrolarına katmak için büyük çaba sarfettiği belirtildi.

Galatasaray'ın 19 kişilik kadrosu

Galatasaray Profesyonel Futbol A Takımı, Spor Toto Süper Lig'in birinci haftasında oynayacağı Sivasspor maçı için bugün Sivas'a gitti.

THY'nin 1481 Incentive Organization tarafından düzenlenen özel bir seferiyle Sivas'a ulaşan Galatasaray kafilesi, hava alanından kamp yapacağı otele geçiş yaptı.

Başkan Adnan Polat, Yönetim Kurulu Üyesi Murat Yalçındağ ve Futbol A.Ş. Genel Müdürü Adnan Sezgin'in de bulunduğu Galatasaray kafilesinde 19 futbolcu yer alıyor.

Galatasaray'ın 19 kişilik futbolcu kadrosundaki isimler şu şekilde:

Aykut Erçetin
Ufuk Ceylan
Ali Turan
Lucas Neill
Gökhan Zan
Servet Çetin
Hakan Balta
Serkan Kurtuluş
Lorik Cana
Mustafa Sarp
Barış Özbek
Ayhan Akman
Musa Çağıran
Serdar Özkan
Arda Turan
Emre Çolak
Harry Kewell
Mehmet Batdal
Milan Baros

Niang analizi

Fenerbahçe'nin amacı, geçen yıl kaçan şampiyonluğa üzülen taraftarlara efektif, savaşçı, terinin son damlasına kadar sahada mücadele eden bir golcü hediye etmek ise onun adı hiç kuşkusuz Niang'dır... Tribünler yeni bir lidere hazırlıklı olsunlar...

Niang'ın yaptığı en iyi şey sahada asla top kaybına tahammül etmemesidir. 90 dakika içinde yorgunluk nedir tanımayan, her dakikasında sahada mücadele eden, muhteşem fiziği ile rakip defans oyuncularını sürekli alarm durumunda tutan bu golcü, Fenerbahçe taraftarlarını kendisine hayran bıraktıracaktır.

Defansı peşinden sürükler

Senegalli oyuncu atağa kalktığı zaman takım arkadaşları onu iyi takip ederse gol atmak için bol bol boş alan bulabilir. Çünkü Senegalli golcü her gole gidişinde tüm rakip defansı peşinden sürükler. Onun ceza sahasındaki her şutu gol ile sonuçlanabilecek bir harekettir. Topun başı boş dolaşmasını sevmediğinden arkadaşlarına sürekli uyarılarda bulunur.

En iyi golcü sahada boş alan bulan forvettir. Topun nereye gideceğini önceden kestiren forvet en çok gol atan forvettir. Sahada sürekli yer değiştirmesiyle ünlü Niang, ceza sahası dışından attığı şutlarla bulduğu gollerle de kayda geçmiştir.

Niang geçtiğimiz sezon gol yollarında sıkıntılar yaşayan Fenerbahçe'ye çare olabilir. Alex'in milimetrik pasları Niang ile kesinlikle boşa gitmez. Bu ikili Fenerbahçe'nin gol yollarına devrim niteliğinde yenilikler getirebilir. Niang, Güiza'nın aksine bire bir pozisyonlarda çok daha efektif bir golcü. İspanyol golcu ile büyük hayal kırıklığı yaşayan Fenerbahçe, Niang'ın attığı gollerle geçmişe bakmadan yolunda ilerler.

Karizma kabul gördü

Marsilya seyircisinin ne kadar ateşli olduğunu herkes bilir. Fenerbahçe taraftarlarına benzeyen, Marsilya taraftarları Niang'a sürekli sahada bir lider gözü ile bakmıştır. Attığı gollerle tribünleri coşturmuştur. Niang'ın liderliği ve karizması sadece taraftarlar tarafından değil, aynı zamanda takım arkadaşları tarafından da kabul görmüştür. Bu yüzdendir ki, teknik direktör Didier Deschamps kendisine güvenerek "Seni sadece takımın lideri değil, kaptanı da yapıyorum" demiştir.

Kim ister ki?

Tüm bu verileri birleştirdiğimizde hocanın neden Niang'ı Fenerbahçe'ye vermek istemediğini anlayışla karşılamak gerekir. Sadece Deschamps değil, Avrupa'da hiçbir teknik direktör Niang'ı kaybetmek istemez. Marsilya Başkanı Jean-Claude Dassier, "Niang buradan hiçbir yere gidemez" açıklaması yapmasına rağmen futbolcunun, "Ben Fenerbahçe'de oynamak istiyorum" sözleri bu transferde kilit rol oynamıştır.

Herkes “oh” çekmiştir

Türkiye Süper Ligi'ne renk katacak bu transfere "en çok sevinen kim olacak?" derseniz; cevabım "Fransa Ligi kulüpleri" olacaktır. Marsilya'nın her maçında tel tel dökülen rakip defans oyuncuları Niang'ın gidişine iyi bir "oh" çekmiştir. Haftalardır, aylardır olağanüstü fiziği karşında çaresiz anlar yaşayan rakip takımlar Niang'dan kurtuldular. Artık her şey Fenerbahçe'nin elinde, Senegalli golcünün yapacağı tek şey, Fransa'dan Türkiye'ye gollerini taşımak...

SÖZÜNDE DURDU

Niang 18 yaşında Le Havre'de başladığı profesyonel futbol hayatında bir sezonda 18 gol atınca Marsilya'nın dikkatini çekti. Marsilya, Niang'ı transfer ederken kulübe her sezon 10'un üzerinde gol atacağının sözünü verdi. 6 sezondur Marsilya formasını giyen Niang bu sözünü sürekli yerine getirdi. Sezon ortalaması 14 golün üzerine çıktı. 27 kez de Senegal Milli Takımı'nın formasını giyen Niang bu forma altında da 13 gole imza atarak ülkesinin en büyük golcüleri arasına girdi.

Niang'a CD'ler gitti

Sarı-lacivertli kulüp, transferi için artık gün saydığı yeni yabancı golcüsü Senegalli Niang’ın takımı tanıması ve kısa sürede bilgi sahibi olması için geçen sezon oynanan maçların yer aldığı bir CD’yi bu oyuncuya gönderdi. Günlerdir Fransa'da bulunan İdari Menajer Hasan Çetinkaya'nın da Niang'a Fenerbahçe’nin oyun yapısı, Teknik Direktör Aykut Kocaman’ın beklentilerini ve taktik sistemini anlatarak uyum sorununu en aza indirmeye çalıştığı bildirildi.

Deivid Corinthians'a mı gidiyor?

Brezilya'nın en popüler futbol kulüplerinden biri olan Corinthians Ronaldo'nun form durumu göz önüne alınarak alternatif transferler için çaba içinde. Globoesporte'nin haberine göre adaylar içinde Fenerbahçeli futbolcu Deivid de Souza da var.

Corinthians'ın Deivid transferinde karşılaşabileceği en büyük problemin ise Fenerbahçe ile iki yıl daha sözleşmesi olan ve sarı-lacivertli ekipten dolgun bir ücret alan Deivid de Souza'nın bu maaşı.

Deivid operasyonunun negatif sonuçlanması durumunda Corinthians'ın yabancı bir oyuncuya gidebileceği belirtiliyor. Adaylardan bir diğeri Şili ekiplerinden Colo Colo'nun formasını giyen Ezequiel Miralles. Corinthians Arjantinli Miralles için 2.5 milyon avro teklif ettiği öne sürülüyor.

Transferde çok büyük harcalamalar gerçekleştirebilecek bütçesi şu an için bulunamayan Brezilya ekibinde ofansif yöne düşünülen isimlerinden birinin de Guilherme olduğu fakat oyuncunun bonservisini elinde bulunduran Dinamo Kiev'in 21 yaşındaki isim için 6.5 milyon avro istediği ifade ediliyor.

Fenerbahçe'de ayrılık yaşayacağı öne sürülen Brezilyalı Deivid de Souza'nın adı bir süredir ise bir başka ekibi Flamengo ile geçiyordu

Jan Polak Anderlecht'le olan sözleşmesini iki yıl uzattı.

Transfer sezonu boyunca uzun bir süre adı Galatasaray ile anılan Jan Polak, kulübü Anderlecht'te kaldı. Daha önce Anderlecht'in resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, Polak için Galatasaray ile görüşmelerin sürdüğü ve bu transferin her an sonuçlanabileceği ifade edilmişti. Yaşanan gelişmelerin ardından Anderlecht ile ipleri koparma noktasına gelen Jan Polak'nın kulüpten ayrılmasına kesin gözüyle bakılırken; bu sabah saatlerinde sürpriz bir gelişme yaşandı.

Anderlecht Kulübü, resmi internet sitesinden yaptığı açıklamada Jan Polak'ın sözleşmesini iki yıl daha uzattığını açıkladı. Anderlecht Genel Menajeri Van Holsbeeck yaptığı açıklamada, "Teknik kadromuz ile yapılan görüşmeler sonucunda Jan Polak'ınm sözleşmesini iki yıl daha uzatıyoruz. Polak, Anderlecht'in başarıya ve hedeflerine ulaşmasında önemli bir ol oynayacak. Kendisi gibi kaliteli oyuncuyu kadromuzda tutmaktan dolayı büyük bir mutluluk duyuyoruz. Polak ile yaşadığımız bir takım sorunlar vardı ancak o sorunları şu anda çözdük. Artık önümüzde yepyeni bir sezon var ve tek hedefimiz Polak ile birlikte önemli başarıların altına imza atmak" dedi.

Galatasaray yönetimi Jan Polak ile uzun bir süre ilgilenmişti. Yönetimin Jan Polak'ı transfer etme düşüncesi, sarı-kırmızılı taraftarlar tarafından büyük bir tepki ile karşılanmıştı.

Ibrahımovic City'e mi gidiyor?

The Sun gazetesinde yer alan habere göre Manchester City'nin Zlatan Ibrahimovic'e önerdiği rakam yıllık 29 milyon avro civarında ve bu transfer gerçekleştirse Zlatan dünyanın en çok kazanan futbolcusu olacak.

Lionel Messi, Cristiano Ronaldo ve Kaka gibi isimler geride kalacak.

Önerilen 4 yıllık sözleşme ile birlikte Ibrahimovic'in kazancının 116 milyon avro olacağı öne sürülüyor, bu haftalık 550 bin avroya denk geliyor. Yıldız oyuncu Barcelona'dan ise senelik 11 milyon avro kazanıyordu.

Ibrahimovic'in menajeri Mino Raiola ile bir görüşme yapan ve İsveçli yıldız için ne kadar istekli olduğunu ortaya koyduğu edilen Manchester City'nin bu transfer için avantajlı olma sebebi olarak ise İbrahimovic'in Barcelona'nın oyun stiliyle yaşadığı sorunlar olarak gösterildi.

Gazetede yer alan haberde Ibrahimovic'e yakın bir kaynağın şu ifadeleri kullandığı belirtildi: "City Zlatan'ı ne kadar istediğini ortaya koyuyor. Barcelona'daki mutsuz Zlatan'a bir şeylerin düşünmesi için bir şans veriyorlar. City'nin Barcelona ile de anlaşması gerekiyor ama gözüken bu çok kısa süre içinde olabilir."

Öte yandan Manchester City'nin bu transferde Robinho'yu Barcelona'ya önerebileceği de ifade ediliyor. Ada'nın dev bir kadroya sahip takımının elinde şu an forvet olarak ise Carlos Tevez, Emmanuel Adebayor, Roque Santa Cruz ve takımdan ayrılması beklenen Craig Bellamy gibi yetenekler bulunuyor.



Hiç heyecanlanmadık. Manchester City artık ne yapsa şaşırmayacağız, o yüzden çok rahatız. Öncelikle belirtelim The Sun Ada'nın tabloid yayınlarından biri ve bu tip sansasyonları çok seven bir gazete. Bazen özel haberleri ses getirirken, bazen bu tip haberleri de büyük yankı uyandırıyor. Futboldaki bütün matematikleri böylesine bir transfer döneminde bozan, kulübün tamamını artık ele geçiren, sahip Şeyh Mansur bin Zayid Al Nahyan'a futbolseverin bir gün söyleyeceği şeyler mutlaka çıkacak. Çünkü bu futbolun eksenini kaydırmak demek. Neden böylesine bir transfer döneminde bu hamleler çılgın gözüküyor? Çünkü Avrupa'da çok elit ve ekonomisi iyi takımlar artık -transfer piyasasını düzenleme- ve kendi planlarını düşünme uğruna transfere aşırı bir açlık duymuyor. Tottenham'ın şu ana kadar tek transfer yapması, onun da harika transfer olan Brezilyalı Sandro (6 milyon avro) olması bu sebepten. Veya Arsenal (Chamakh) ve Manchester United'ın (Hernandez) şu ana kadar major sayılabilecek birer transfer yapması da bu yüzden. Peki bu ekseni kaydırır ve Manchester City istediği gibi yani bir Avrupa büyüğü olabilir mi? Bu sene 90 milyon avroya yaklaşan harcama ve transferlere bakalım; Aleksandar Kolarov, Yaya Toure, David Silva, Jerome Boateng. Bu sefer M.City iyi bir yıldızlar topluluğu değil, iyi bir takım kurdu diyebiliriz. Bu sonbahar Ada'da çok sert geçecek. Avrupa ise başka bir platform, burada transfer dengeleri değil, takım dengeleri her şeyi belirliyor, yani futbolun fiziği değil burada kimyası, "turnuva olgunluğu" devreye giriyor. M.City'e ligde ilk dörtte başarılar. Bu arada bu haberin spotunda dudaklarınızı uçuklatacak demiştik ama eğer ciddi olurlarsa o dudaklar bu gidişle parçalanacak.

3-2-1-! Başlıyooooooooooor!

2010-2011 sezonun başlamasına artık kısa bir süre kaldı. 2009-2010 sezonunu şampiyon olarak tamamlayarak tarihe derin bir darbe vuran Bursaspor, transfer döneminde yıldız futbolcuları Sercan Yıldırım, Volkan Şen ve Ozan İpek'i kadrosunda tutarak önemli bir hamle yaparken; Galatasaray yeni sezon öncesinde farklı bir transfer politikası izledi.

Yıllardır yaptığı sansasyonel transferler ile gündemden düşmeyen Fenerbahçe de tıpkı Galatasaray gibi transferde bütçe kısıtlamasına giderek, büyük isimler ile büyüme politikasını terketti. Bursaspor'un şampiyon olmasıyla şampiyonluk heyecanı tetiklenen Trabzonspor, kadrosunu bir kaç takviye yaparak yeni sezona hazır bir hale gelirken; transfer sezonun en hareketli takımı şüphesiz Beşiktaş oldu. Ricardo Quaresma ve Guti transferleriyle Türkiye'deki transfer dengelerini sarsan Kara Kartal, Mustafa Denizli'den boşalan teknik direktörlük koltuğuna da Alman teknik adam Bernd Schuster'i getirdi.

Yeni sezonda şampiyonluğun en büyük beş adayı Bursaspor, Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor'un yanı sıra Anadolu'da da müthiş bir transfer hareketliliği var. Özellikle Ankaragücü'nün Vittek, Sestak ve Zewlakow transferleri gündemi uzun bir süre meşgul ederken; Eskişehirspor'un Batuhan Karadeniz, Tello, Burhan Eşer ve Pele, Gaziantepspor'un Ismael Sosa, Bucaspor'un Manucho ve Leko transferleri Spor Toto Süper Lig'e heyecan katacak cinsten... Artık transfer piyasasında son rötüşlar yapılıyor ve ligin başlamasına artık sayılı saatler kaldı... Sizler için Spor Toto Süper Lig'de yeni sezon öncesinde en güçlü beş şampiyonluk adayının transfer politikasını, transferlerini değerlendirdik.

BEŞİKTAŞ'TA RÜZGAR TERSİNE DÖNDÜ!

Beşiktaş'ta rüzgar tersine döndü! Protesto amacı olarak kullanılan ve İnönü Stadı'nın yıkan 'Yıldırım Demirören Yeteeeer' tezerühatları artık daha farklı amaçlar ile kullanıyor. Koca bir sezon boyuca İnönü Stadı'na 'taraftarı protesto' ettiği için gitmeyen Yıldırım Demirören, yeni yönetim kurulu ve yaptığı flaş transferlerin de etkisiyle İnönü'nün o tarihi zeminin ortasına şık bir masa kurdurup 15 bin taraftarının karşısına Guti ya da Quaresma'yı koluna takarak geçebiliyor. Artık devir değişti, Guti ve Quaresma gibi iki sansasyonel transfer siyah-beyaz sevdalılarını klasikleşen protestosundan geri koymuyor ama bu kez anlayış farklı! Neyse diyelim, Beşiktaş'a geçelim; o takıma ve transferlere... Güven bunalımın eşiğine sürüklenen Mustafa Denizli'nin görevden ayrılmasının ardından Alman teknik adam Bernd Schuster gibi bir markayı takımın başına getiren Beşiktaş, yaptığı hamleler ile şüphesiz bu sezon Türkiye'nin en popüler takımı oldu. 'Yıldız' patentini sırtına geçiren oyuncuların yanı sıra Robert Hilbert, Ersan Gülüm ve Cenk Gönen gibi oyuncuların transfer edilmesi siyah-beyazlı taraftarların coşkusunu tetikledi.

Geçmiş sezonlar göz önüne alındığı zaman bu sezon farklı bir kadro yapılanmasına giden ve özellikle taraftar odaklı projeler göz önüne alarak yapılan transferlerden ciddi bir marjinal fayda elde etmenin planları yapan Beşiktaş'ın genel olarak transfer politikasında başarılı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ricardo Quaresma gibi bir markanın Loric Cana ve Miroslav Stoch'tan sadece 2-3 milyon avro bonservis bedeli ile transfer edilmesi ve özellikle 26 yılını Real Madrid'de geçiren Guti'nin bonservis bedeli ödenmeden yuvasından çıkarılması Yıldırım Demirören hakimiyetinin yaptığı en etkili hamlelerinden biri olak kayıtlara geçti. Futbol her ne kadar sistem, kalite, anlayış ya da bilumum diğer gereçleri gerektirse de, meşin yuvarlağın istenen hedefe ulaşması için en önemli etken havadır. Beşiktaş, yapılan transferlerin de etkisiyle şu anda o bahsettiğimiz havaya girdi! Takımın başında o havayı sonuca ulaştıracak deneyimli, başarılı, kaliteli bir teknik adam da hali hazırda mevcut. Kaliteli Beşiktaş kadrosunun, Guti ve Quaresma transferiyle çok daha etkin bir hale geleceğini ön görmek bir hayal olmasa gerek...

DEĞİŞEN BİR POLİTİKA; FENERBAHÇE

Tarihi ikinci şampiyonluk travmasını da Christoph Daum ile yaşayan Fenerbahçe'de Aziz Yıldırım ve kurmayları sezon sonundan beklenen neşteri vurdu ve takımı Aykut Kocaman'a emanet etti.

Göreve geldiği 1997-1998 sezonundan bu yana toplam 12 teknik adam ile çalışan Yıldırım, tıpkı 1999-2000 yılında takımını Rıdvan Dilmen'e teslim ettiği gibi bu kez de dümenini eski bir futbolcu, sportif direktör (!) Aykut Kocaman'a verdi. Fenerbahçe'de geçen 1 yıllık sportif direktörlük tecrübesinin de verdiği avantajla sarı-lacivertli takımın başına geçen Kocaman, transfer politikasını savaşan, mücadele eden, hırslı futbolcular üzerine kurdu. Bu doğrultuda öncelikle Daum döneminde ortaya çıkan 'disiplin' ve 'rahatlık' sıkıntısını ortadan kaldırmak için kollarını sıvayan genç teknik adam, Daniel Güiza'ya kapıyı gösterdi, takımın dinamik taşı Alex'i vazgeçilmez olmadığını hissettirmeye çalıştı.

Var olan takım içerisinde yaşanan kaotik pozisyonu minik hamleler ile çözmeye çalışan Kocaman, dış transferde de transfer politikasından taviz vermedi. Sansasyonel transferden çok oyun kurgusu ve felsefesi doğrultusunda transferler yapmak için çalışmalarını sürdüren Fenerbahçe, Aykut Kocaman'ın raporu doğrultusunda ezeli rakibi Galatasaray'a tarihi bir çalım atarak 5.5 milyon avro bonservis bedeli ile Miroslav Stoch'u 2010 Dünya Kupası başlamadan kadrosuna katmayı başardı.

Sarı-lacivertli taraftarlar için Stoch aşina bir isimdi ancak Issiar Dia... Nancy'de forma giyen Dia, Fenerbahçe taraftarını heyecanlandırmadı ancak Kocaman'ın nokta, hedef transferinden biri oldu. Stoch ve Dia'nın yanı sıra Caner Erkin ve İlhan Eker tranferleri de sarı-lacivertli taraftarların yaklaşık 12 yıldır alıştığı 'flaş' transfer kalıbının içerisini doldurmadı! Şu anda beklenen bir santrfor transferi var... Aziz Yıldırım'ın gelenek haline getirdiği transfer politikasını değiştiren Aykut Kocaman'ın sezon ortasında ya da sonunda nasıl bir pozisyon ile karşılaşacağı büyük bir merak konusu...

GÜÇLENMESİ BEKLENEN GALATASARAY...

2009-2010 sezonu başında yaptığı transferler ile Türkiye'deki dengeleri sarsan Galatasaray, 2010-2011 sezonun başında farklı bir politika uyguluyor. Geçen sezona yapılan transferlerin de etkisiyle büyük umutlar ile giren ancak Frank Rijkaard yönetiminde büyük bir hüsranla karşılaşan Galatasaray, bu sezonki transfer politikasını 'almaktan çok satmak' üzerine kurdu. Rijkaard yönetiminde geçen sezon kaybedilen şampiyonluğun en büyük etkenlerinden biri derin kadroya rağmen 'yaşanan sakatlıklar ve getirdikleriydi'.

Milan Baros'un sakatlanmasından sonra Arda'nın santrfor oynaması, Sabri'nin sakatlanmasıyla Emre Güngör, Barış Özbek'in sağ bek oynaması, Hakan Balta'nın bir süre olmamasından dolayı sağ bek Uğur Uçar'ın sol bekte oynatılması gibi bir çok örnek Frank Rijkaard ve Galatasaray'ın geçen sezonki transfer politikasının 'derinlik ve kreatif alternatif' politikası üzerine kurulmadığının bir kanıtı aslında... Buna rağmen 2009-2010 sezonunda Türkiye'nin en kaliteli kadrolarından birine sahip olduğunu yaşadığı her kriz ortamında gösteren Galatasaray, kaybedilen şampiyonluğa rağmen uygulamaya aldığı transfer politikasından taviz vermedi.

Sarı-kırmızılı taraftarlar yönetimden kaliteli transfler beklerken; yönetim kaliteli oyuncularını satarak para kazanmayı ve ekonomik dengeleri sağlamayı tercih etti! Güçlenmesi beklenen sarı-kırmızı forma güç kaybetti... Özellikle Galatasaray'ın patlayıcı gücü olan Keita'nın 8.5 milyon avro karşılığında satılması 'Türk Telekom Arena' heyecanını bir nebze de olsa dizginledi.

Mehmet Topal'ın 5.5 milyon avro'ya Valencia'ya satılarak; 4.5 milyon avro'ya Loric Cana'nın alınması, sarı-kırmızılı taraftarların sabrının kalmamasına rağmen Pino transferi ile sabra zorlanması ya da geçen sezon Galatasaray'ı şampiyonluktan eden 'Milan Baros alternatifsizliğine' yeni sezon öncesinde kaliteli, güçlü bir isim ile çözüm bulunamaması Adnan Polat ve yönetimini ciddi bir riskin altına sürükledi. Servet Çetin'in de dediği gibi bu hem Galatasaraylı futbolcuların hem de Frank Rijkaard'ın son şansı! Bir son şansa da Adnan Polat, Adnan Sezgin ve yönetimine....

EN BÜYÜK TRANSFER SERCAN, VOLKAN VE OZAN!

Türk futbolunda taşları yerinden oynatarak Ertuğrul Sağlam yönetiminde tarihi bir başarının altına imza atan Bursaspor, hem bu başarısını daimi kılmak hem de ilk kez mücadele edeceği Şampiyonlar Ligi'nde başarılı sonuçlar almak için öncelikle kadrosunu koruma yoluna gitti. Sercan Yıldırım, Volkan Şen ve Ozan İpek gibi adı uzun bir süre Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe ile anılan yıldız futbolcularını kadroda tutmayı başaran Bursaspor, aslında en büyük transferlerini bu şekilde gerçekleştirdi.

Astronomik rakamlar karşılığında olsa da bu üç yıldızını satmayan başkan İbrahim Yazıcı, yeni sezonda da ne kadar iddialı olacaklarının mesajını bir anlamda bu şekilde verdi. Şampiyon olan kadrosunu 6 futbolcu ile takviye eden Bursaspor, ilk olarak savunmadan solunda yaşadığı sıkıntıyı Fenerbahçe'den Vederson'u alarak çözdü. Geçen sezon savunma kurgusunda hemen hemen kusursuz bir şekilde mücadele eden Ömer Erdoğan ve İbrahim Öztürk ikilisini Zapotocny'in takımdan ayrılmasından sonra tanıdık bir isim Milan Stepanov ile takviye eden Ertuğrul Sağlam, orta alana ise Damian Steinert'i transfer etti. Bursaspor'un flaş transferi ise Federico Insua oldu. Şu ana kadar oynadığı hemen hemen her kulüpte oynadığı başarılı futbolunu hırslı yapısıyla da süsleyen Insua, şüphesiz Sağlam'ın yeni sezondaki en büyük kozu olacak.

Ancak Insua'nın takıma katıldığından bu yana yaşadığı sakatlık ve katılmadığı idmanların sayısının katıldığı idman sayısından fazla olması bir yandan da kafalardaki soru işaretlerini artıyor. Bu oyuncuların yanı sıra Sercan Yıldırım ve Turgay Yıldırım'ın bulunduğu forvet hattını Independiente'den Leonel Nunes ile takviye eden Bursaspor'un, geçen sezon alternatif santfor Iglesias düşünüldüğünde bu bölgede de oldukça başarılı bir hamle gerçekleştirdiğini söyleyebiliriz.

TRANSFER KADAR ELDEKİ OYUNCULAR DA ÖNEMLİ...

2009-2010 sezonunda Bursaspor'un tarihi değiştirerek ligde şampiyon olması Anadolu takımlarını, teknik adamları, futbolcuları yürekten heyecanlandırdı! Ancak bunların arasında öyle bir kulüp var ki o da; Trabzonspor... 26 yıldır şampiyonluk sevinci yaşayamayan Karadeniz temsilcisi Şenol Güneş yönetiminde geçen sezon attığı temellerin meyvesinş bu sezon almak istiyor. Kadro kalitesi olarak belki de son 10 yılın en iyi kadrolarından birini elinde bulunduran Şenol Güneş, takımının 2010-2011 sezonunda neler yapabileceği Bursaspor ile oynanan Süper Kupa maçında kanıtladı aslında.

Kafasındaki oyun sistemini yavaş yavaş takıma yansıtmaya başlayan Güneş, yeni sezon öncesinde kaliteli kadrosunu bir kaç takviye yaparak güçlendirme yoluna gitti. Savunma oyuncuları Ömer Aysan Barış ve Rigobert Song ile yollarını ayıran Trabzonspor, bu oyuncuların yerini uzun bir süredir peşinde olduğu Wislo Krakowlu Arkadius Glowacki ile dodurdu. Statik bir hale gelen savunma kurgusunu (Cale, Egemen, Serkan) Glowacki ile güçlendiren Güneş, orta sahaya alternatif bir isim olarak Diyarbakırspor'dan Barış Ataş ile takviye etti.

Trabzonspor için transfer döneminin en ciddi hamlesi şüphesiz forvet hattına yapılacak olan hamleydi! Tüm Trabzonspor camiası gibi taraftarlar da 'forvet bölgesine' yapılacak transferi merakla bekledi! Umut Bulut'un tüm çabasına rağmen bordo-mavili taraftarları çileden çıkartması ve Teofillo Guttierrez'in bir türlü bekleneni veremesinden dolayı uzun bir süre bu yönde arayışlarını sürdüren Karadeniz temsilcisi Marko Panteliç, Ariza Makukula derken bir anda Kharkiv'den Jaja'yı transfer etti.

Jaja ismi her ne kadar bordo-mavili taraftarları tatmin etmese de en azından mevcut isimlerin performansını tetiklemesi açısında başarılı bir hamle olarak değerlendirildi. Genel olarak transfer dönemini sessiz ama derinden geçiren Trabzonspor, yeni sezondaki başarısını yeni transferleri kadar eldeki futbolcuların performansı da direkt olarak etkileyecektir.

17 Aralık 2009 Perşembe

Aslan soğuğu sevmedi: 1-0

UEFA Avrupa Ligi'ndeki temsilcilerimizden Galatasaray, F) Grubu'nda 6. ve son maçında Avusturya'nın Sturm Graz takımına konuk oldu ve maçtan 1-0'lık yenilgiyle ayrıldı.

UPC Arena Stadı'nda oynanan ve Galatasaray'ın liderliğini önceden garantilemesi nedeniyle formalite amaçlı olan maçta, Sturm Graz'a galibiyeti getiren golü, maçın 20. dakikasında Beichler kaydetti.

Bu sonucun ardından Galatasaray grubunu 13 puanda tamamladı. Sturm Graz ise son maçındai ilk galibiyetini alarak (F) Grubu'nu 4 puanla ve son sırada bitirdi.

Grupta Galatasaray'ın ardından ikincilik savaşının verildiği karşılaşmada ise, Yunanistan temsilcisi Panathinaikos, sahasında Romanya ekibi Dinamo Bükreş'i 3-0 yendi ve ikinci olarak yükselme vizesi aldı.

Bu sezon teknik direktör Frank Rijkaard yönetiminde Avrupa'da yenilgi almayan sarı kırmızılılar, böylece ilk kez yıkılmış oldu.

2. turda yapılacak kura çekiminde grupları 1. bitiren 12 takım ile Devler Ligi'nden gelen Unirea Urcizeni, Wolfsburg, Marsilya ve Juventus ilk torbada yer alacak. Grupları ikinci tamamlayan 12 takım ile Atletico Madrid, Rubin Kazan, Standart Liege ve Liverpool ise 2. torbadan kuraya dahil edilecek.

RIJKAARD'IN YEDEK AĞIRLIKLI KADROSU

Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi (F) Grubu'nda 6. ve son maçında Avusturya'nın Sturm Graz takımı ile oynadığı maça yedek ağırlıklı bir kadroyla çıktı.

Teknik Direktör Frank Rijkaard, daha çok yedek oyuncularına maçta yer verirken, genç futbolcular Serdar Eylik ve Alparslan Erdem'i de ilk 11'de oynattı. (A)2 takımından Çetin Güngör de yedekler arasında yer alırken, Rijkaard, Graz'a getirdiği as oyunculardan Hakan, Mehmet ve Mustafa'yı da yedek soyundurdu.

Rijkaard'ın hem hafta sonundaki Gençlerbirliği maçını düşünüp böyle bir revizyona gittiği, hem de çoğu zaman yedek kalan bazı oyuncuları görmek istediği ifade edildi. Galatasaray kadrosunda 16 futbolcu yer aldı.

Galatasaray'da Sturm Graz maçında takımın bir çok önemli ismi dinlendirilirken, sakatlıkları bulunan Gökhan Zan, Baros ve Sabri'nin dışında, Arda, Elano, Franco, Kewell, Nonda, Emre Güngör, Uğur, Serkan Kurtuluş ve Serkan Çalık, Avusturya'ya getirilmemişti.

RAHAT GALATASARAY

Graz'da çok soğuk bir havada oynanan maça temsilcimiz Galatasaray iyi başladı. Sarı kırmızılılar, yedek ağırlıklı bir kadroyla çıktığı maçın ilk 20 dakikalık bölümünü istediği tempoda götürürken; Keita, Barış ve Aydın'ın rakip yarı alandaki presi çok etkili oldu ve bu bölüm neredeyse tamamen Sturm Graz'ın yarı sahasında oynandı.



Ev sahibi Sturm Graz, maçın ilk 20 dakikalık bu bölümünde savunma güvenliğini ön planda tutarken; zaman zaman hızlı ataklarla etkili olmaya çalışıyor ancak sarı-kırmızıl savunma dikkatliydi. Forvette Aydın Yılmaz'ın, sağ kanatta da Keita'nın görev yaptığı Galatasaray, topu daha çok ayağında tutan ve oyunu rakip yarı alana yıkan taraf olmasına rağmen bu bölümlerde net gol şansı bulamadı.

BİR ANLIK HATA VE...

Sturm Graz deplasmanında oynadığı maçın ilk 20 dakikalık bölümünde daha iyi oynayan taraf olan ve topun tamamen hakimi durumunda bulunan Galatasaray, bu bölümün sonunda ise topu ağlarında gördü.

Maçın 20. dakikasında sarı kırmızılı kaleye doğru ilk atağını yapan Sturm Graz, Beichler ile golü buldu. Bu dakikada savunmada Servet'in kaptırdığı top pahalıya patladı. Lavric'in şutu kaleci Aykut'tan döndü, Beichler'in şutu yere çarptıktan sonra ağlara gitti.

HÜCUMDAKİ YILDIZLAR ARANIYOR!

Sturm Graz karşısında beklemediği bir anda, savunmada Servet'in kritik hatasının ardından golü yiyen Galatasaray, buna rağmen oyundaki hakimiyetini kaybetmedi ve aynı temposunu sürdürdü. Ev sahibi ekip, attığı golün ardından tüm hatlarıyla kendi yarı sahasına çekilirken; Galatasaray da Sturm Graz savunmasında boşluklar aradı ancak başarılı olamadı. Sarı kırmızılı temsilcimizde, özellikle hücumda yıldız oyuncuların yokluğu bu pozisyonlarda büyük dikkat çekerken; 31. dakikada net bir gol şansı kaçtı. Bu dakikada genç futbolcu Aydın, Schildenfeld'ten çaldığı topla kaleci ile karşı karşıya kaldı. Kaleciyi de geçti, boş kaleye gönderdiği top Sonnleitner'e çarptı ve büyük bir fırsat kaçtı.

İlk yarıda kalan 15 dakikalık bölümde ise tempo zaman zaman düştü, zaman zaman ise kıpırdadı. Sturm Graz'da Lavric sergilediği performansla hafızalarda yer bırakırken; Galatasaray'da forvette görev yapan Aydın, uzun savunma oyuncuları arasında etkisiz kaldı. Sarı kırmızılı takımın neredeyse her atağında ise Keita'nın topla buluşması dikkat çekti.

Bu bölümlerde Galatasaray rakip kalede net gol şansı yakalayamazken; savunması ise rakibin nadir atakları karşısında net gol fırsatları verdi. İlk yarıda başka gol olmadıve soyunma odasına Sturm Graz'ın 1-0'lık üstünlüğü ile gidildi.



İKİNCİ YARIYA KÖTÜ BAŞLADI

Sturm Graz'a karşı deplasmanda oynadığı maçın ilk yarısında topun tek hakimi olan ancak rakip kalede pozisyon ararken; kalesinde ciddi tehlikeler yaşayan Galatasaray, ikinci yarıya ise istenilen şekilde başlayamadı.

İkinci yarının ilk 15 dakikalık bölümünde ortaya ev sahibi Sturm Graz'ın net gol şansları çıkarken; temsilcimiz Galatasaray ise savunmasında ciddi sıkıntılar yaşadı. Rakip Graz'ın hücum hattında görev alan Lavric ve Beichler ikilisi, hızlı koşuları ve ani atakları ile temsilcimizi zorlarken; hücumda çoğalamayan Galatasaray'ın savunmada da sıkıntılar yaşadığı gözlendi. Bu dakikalarda temsilcimiz zor da olsa kalesini ikinci gole karşı kapatmayı başarırken; Graz ağlarını ise sarsamadı ve son yarım saatlik dilime de ev sahibinin üstünlüğü ile girildi.

OYUNU YIKTI, GOL GELMEDİ...

UEFA Avrupa Ligi'nde lider çıkmayı garantilediği grupta son maçını oynayan Galatasaray, karşılaşmanın son yarım saatlik bölümüne girerken ise dengeyi sağladı. Bu dakikalarda sarı kırmızılı takımda kanatlardan yapılan ortalarda çok büyük etkisizlik gözlenirken, bu akınlarda topa vuracak oyuncunun eksikliği hissedildi.

Oyunun bu bölümlerinde ev sahibi takımı kendi yarı sahasına hapsetmeyi başaran temsilcimizde, Mustafa Sarp ve Hakan Balta gibi tecrübeli isimlerin yanı sıra, Çetin Güngör gibi bir genç yetenek de sahaya dahil oldu. Kalan dakikalarda tüm çabasına rağmen beraberlik golünü bulamayan Galatasaray, kalesini de gole kapatmayı bildi ancak maçtan 1-0'lık yenilgiyle ayrıldı.

MAÇTAN DAKİKALAR (İLK YARI)

12. dakikada Ayhan'ın ceza sahası dışından şutunda top kaleci Gratzei'de kaldı.
20. dakikada Sturum Graz golü buldu. Orta sahadan gelen uzun topu Emre Aşık kafa vuruşuyla uzaklaştırma istedi, Servet'in hatasından yararlanan Lavric'in sert şutunda top kaleci Aykut'dan döndü. Müsait pozisyonda topu önünde bulan Beicher, meşin yuvarlağı filelere gönderdi: 1-0
31. dakikada Galatasaray Aydın ile mutlak bir golü kaçırdı. Schildenfeld'in hatasında topu kapan Aydın, kaleci Gratzei'yi de geçti. Ancak Aydın'ın kötü vuruşunda top, kademeye giren Sonnleitner'den döndü.
35. dakikada Lavric'in sağdan yaptığı ortada yerden giden topa Galatasaray savunması müdahalede bulunamazken, Beicher altı pasta bomboş durumda kötü bir vuruşla topu auta attı.
44. dakikada Lavric'in pasında ceza sahasına giren Hölzl'den önce kaleci Aykut topa müdahale etti. Bu pozisyonun devamında Aykut ile Hölzl çarpıştı.

MAÇTAN DAKİKALAR (İKİNCİ YARI)

51. dakikada Weber'in pasıyla ceza sahası içinde meşin yuvarlağı kontrol eden Beichler'in kaleye paralel ortasında Hölzl topa yetişemeyince, takımını bir golden etti.
72. dakikada Keita'nın pasında soldan çizgiye inen Serdar'ın ortasında Barış'tan önce iyi yükselen kaleci Gratzei topa hakim oldu. Maçta başka pozisyon olmayınca, Sturm Graz, Galatasaray'ı 1-0 mağlup etti.

STURM GRAZ: 1 - GALATASARAY: 0

Stat: UPC Arena
Hakemler: Darko Ceferin, Milan Kogej, Robert Zirnstein (Slovenya)
Sturm Graz: Gratzai, Sonnleitner, Schildenfeld, Weber, Hlinka, Hölzl, Jantscher (Dk. 90 Weinberger), Ehrenreich, Kandelaki, Beichler (Dk. 90 Foda), Lavric (Dk. 70 Bukva)
Galatasaray: Aykut, Barış, Servet (Dk. 73 Hakan), Emre Aşık, Alparslan (Dk. 67 Çetin), Caner, Ayhan, Linderoth (Dk. 63 Mustafa), Serdar, Aydın, Keita
Gol: Dk. 20 Beicher (Sturm Graz)
Sarı kartlar: Dk. 44 Hölzl, Dk. 55 Lavric, Dk. 77 Schildenfeld (Sturm Graz)



SPORX

Bu kez şaşırtmadılar: 2-1

İngiltere Premier Lig'de 17. hafta mücadelesinde lider Chelsea evinde lig sonuncusu Portsmouth karşısında çok zorlandığı maçtan 2-1 galip ayrıldı. Stamford Bridge'de ilk yarısı da Chelsea'nin üstünlüğü ile sona eren karşılaşmada ev sahibi takımın golleri 23. dakikada Anelka ve 79. dakikada penaltıdan Lampard ile gelirken, Portsmouth'un tek golü 51. dakikada Piquionne ile geldi.

Ligde oynadığı son iki maçta yalnızca 1 puan toplayabilen Chelsea bu galibiyetle kötü gidişine de dur demiş oldu. Chelsea bu sonucun ardından puanını 40'a yükseltip liderliğini sürdürürken, Portsmouth 11 puanda kaldı.






SPORX

Tarihten bir adım uzakta

6. FIFA Kulüplerarası Dünya Kupası'nın 2. yarı final maçında İspanya'nın Barcelona takımı, Meksika'nın Atlante takımını 3-1 mağlup ederek finale yükseldi ve dünya futbol tarihini altüst etmeye çok yaklaştı.
Birleşik Arap Emirlikleri'nin başkenti Abu Dabi'de süren kupanın 8. günündeki 2 yarı final mücadelesinde Barcelona 5. dakikada Guillermo Rojas'ın golüyle geri düşmesine karşın 35'de Sergio Busguets, 55'te Lionel Messi ve 67'de Pedro Rodriguez'in golleriyle 3-1 kazanmasını bildi.

Katalan devinin finaldeki rakibi ise bir diğer yarı final mücadelesinde Güney Kore'nin Pohang Steelers takımını 2-1 mağlup eden Arjantin'in Club Estudiantes De La Plata takımı.

Karşılaşmanın ikinci yarısında oyuna dahil olan Lionel Messi Barcelona adına bu maçı getiren isim oldu. Barça'nın son golünü atan Pedro ise adını tarihe şimdiden altın harflerle yazdırmayı başardı. Genç isim kulübün 110 yıllık tarihinde bir sezonda altı farklı kulvarda birden Barcelona adına gol atan ilk futbolcu oldu.

İki takım maça ise şu 11'lerle başladı; Barcelona: Valdes, Alves, Puyol, Marquez, Abidal, Xavi, Busquets, Toure, Pedrito, Ibrahimovic, Iniesta / Atlante: Vilar, Velasquez, Rojas, Martinez, Navarro, Gonzalez, Bermudez, Arreola, Guerrero, Solari ve Marquez.

La Liga, Şampiyonlar Ligi, Copa del Rey (Kral Kupası), İspanya Süper Kupası, Avrupa Süper Kupası'nı bu sezon müzesine götürerek oynadığı futbolla herkesi kendine hayran bırakan Barcelona'nın hedefinde ise 19 Aralık Cumartesi günü oynanacak final karşılaşması ve 6.kupa var.

Şu ana kadar asırları deviren futbol tarihinde bir sezonda tüm kupaları müzesine götürmüş bir takım yok. Barcelona finalde de kazanarak dünya tarihine geçmek istiyor. Şey Zayed Stadyumu'ndaki tarihi karşılaşma Cumartesi günü 18.00'de başlayacak.

BARCELONA TARİHTEN BİR ADIM UZAKTA, TAKIMIN YILDIZI MESSİ VE TEKNİK ADAM PEP GUARDIOLA ADETA BUNU İŞARET EDİYOR


SPORX

12 Kasım 2009 Perşembe

Manchester United'ın listesindeki 6 yıldız!

İngiltere Premier League'de Chelsea ve Arsenal ile birlikte zirve yarışı veren Manchester United'ın Ocak ayındaki transfer döneminde nasıl bir tutum sergileyeceği merak ediliyor.

Manchester Evening News'in haberine göre ise Kırmızı Şeytanlar'ın transfer listesinde altı önemli isim bulunuyor.

Sezon başında 19 milyon avroya Antonio Valencia'yı, bonservisi elinde olan Michael Owen ile 4 milyon avro'ya Gabriel Obertan'ı kadrosuna kapatan İngiliz devi Cristiano Ronaldo ve Carlos Tevez'in takımdan ayrılışıyla birlikte bazı boşlukları doldurmayı hedeflemişti.

Manchester United taraftarları ise takımın kurt çalıştırcısı Sir Alex Ferguson'un kurduğu kadronun yeterli olmadığını savunuyor. Bazı taraftarlar 39'una basan Edwin van der Sar'ın kaleyi devredeceği Ben Foster ile Tomasz Kuszczak'ın MANU seviyesinde olmadığını söylerken, takımın diri forveti Wayne Rooney'e Dimitar Berbatov ile Michael Owen'ın yeterli desteği veremediği görüşünde birleşiyor.

Fransa'nın 12 aday stadı

2016 Avrupa Futbol Şampiyonası için UEFA tarafından belirlenen resmi başvuru süresi sona ererken, Türkiye'nin yanı sıra İtalya ve Fransa'nın ayrı olarak, Norveç ile İsveç'in ise ortak adaylık başvurusu yaptıkları bildirildi.

Aday ülkeler, resmi adaylık dosyalarını 15 Şubat 2010'a kadar hazırlayıp UEFA'ya sunacak. UEFA'nın da dosyaları inceleyerek EURO 2016'yı düzenleyecek ülke ya da ülkeleri 27 Mayıs 2010'da açıklaması bekleniyor. Euro 2016'yı düzenleyecek ülkeden, belirlenen kriterlere uyan 9 stadı hazırlaması isteniyor.

Fransa Futbol Federasyonu, EURO 2016 organizasyonunu alabilmek için 12 aday stadı belirledi. Bunlardan 3 tanesini geri çekecek olan Fransa, turnuvanın ev sahibi olabilmek için yeni stat çalışmaları da başlattı.

7 Kasım 2009 Cumartesi

Oscar Cordoba'dan veda kararı

Türkiye'de Beşiktaş ve Antalyaspor formaları giyen Kolombiyalı kaleci Oscar Cordoba, 39 yaşında futbolu bırakıyor. Cordoba, bu kararı almasında kronikleşen sakatlığının etkili olduğunu söyledi.


Kolombiyalı kaleci Oscar Cordoba, 2002'de geldiği Beşiktaş'ın yüzüncü yılında kazandığı şampiyonlukta önemli pay sahibi olmuştu. Yaptığı kurtarışların yanı sıra topu oyuna sokmadaki ustalığıyla da tanınan Cordoba, 2006'da Beşiktaş'tan ayrıldıktan sonra bir süre de Antalyaspor'da forma giydi.

2007'de ülkesine dönen Kolombiyalı kaleci önce Deprotivo Cali, son olarak da Millionarios'un kalesine geçti. Ancak son dönemde sık tekrarlanan sakatlıklar 39 yaşındaki kaleciyi futboldan kopma noktasına getirdi.

Sakatlıktan çıktıktan yalnızca 2 ay sonra takımının Pereira'ya yenildiği maçta tekrar sakatlanan Cordoba, karşılaşmanın ardından bu sezon sonunda futbolu bırakacağını açıkladı. Cordoba, "Yaşadıklarıma inanmak istemiyorum. Benim için çok üzücü oldu. Geçen yıl çok fazla sakatlık yaşadım. Özellikle sırtımdaki sakatlık kronikleşmiş durumda. Sezon sonunda futbolu bırakmaktan başka bir çare göremiyorum" dedi.